Eskişehir’de Örgütümüzle Buluştuk
Ekim 16, 2023Merdan Yanardağ’ı Ziyaret Ettik
Ekim 17, 2023CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan adayı Özgür Özel CHP Bilecik İl Başkanlığı’nda; “İnsanlar partiden kopmaktan öte, siyasetten kopuyorlar. Çünkü çok büyük bir travma var. Bunu görmek, anlamak, çözmek lazım. Dünyada bütün tek adamların beslendiği bir şey var: Muhalif seçmenin siyasetten kopması, sandığa küsmesi, seçime katılım oranının düşmesi. Çünkü tek adamlar, otoriter-popülist liderler kendi seçmenlerini sandığa getiriyorlar. Eğer bizim katılımımız düşerse… Yüzdesel olarak oranları yukarı çıkıp, dünyaya ‘bakın bana anti-demokrat diyorsunuz, tek adam diyorsunuz, diktatör diyorsunuz; oyumu artırdım’ dediği noktada, Türkiye dönülmez bir noktaya… Ve şimdiye kadar gözümüz gibi koruduğumuz, ne kadar aşındırırlarsa aşındırsınlar, hep birlikte duruşumuzla koruduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhuriyet devrimlerine esas saldırı o zaman başlayacak. Ve büyük bir tehlike” dedi.
CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan Adayı Özgür Özel, bugün CHP Bilecik İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel, şunları söyledi:
“BURAYA İKTİDAR PARTİSİNİN GRUP BAŞKANI OLARAK GELMEYİ BEN DE ÇOK İSTEDİM”
“Buraya CHP’nin iktidarda olduğu şartlarda gelmek; CHP’nin, iktidar partisinin grup başkanı olarak gelmeyi ben de çok istedim, siz de çok istediniz. Ben de çok gayret ettim siz de çok gayret ettiniz. Başkanlarımız, milletvekilimiz hep birlikte çok inandık, elden gelen bütün çabayı sarf ettik. Ben 2019 yerel seçimlerinde 41 ilde 247 aday tanıttığım bir süreçten sonra neredeyse hiç ara vermeden, Meclis’te bir görevim yoksa, nöbetim yoksa; nereden çağrıldıysam 81 ilin 972 ilçesinden çağrıldığım yerlerden yetişebildiğim her yere gitmeye çalıştım…
14 Mayıs akşamı büyük bir üzüntü, büyük bir travma yaşadık. Birkaç gün içinde kendimize geldik, 28’sine kadar gayret ettik. Ama 28 Mayıs’tan sonra maalesef hepimizin bir büyük üzüntü duyduğumuzu, gözümüze uyku girmediğini ve bu seçimin kaybedilmesinden sonra artık siyasetten artık hayatın kendisinden zevk alamaz hâle geldiğimizi gördük.
“İNSANLAR SİYASETTEN KOPUYORLAR”
Bugüne kadar çok kez seçmenimizin kırıldığını, bizden umudu olanların ümitsizliğe kapıldığını gördük. Kavga edince kapıyı vurup çıkar gibi gidiyorlardı, bir süre sonra geri geliyorlardı. Kapıyı vuran, niye vuruyor kapıyı? Gittiğini gör diye vuruyor. Ama bu sefer sessizce uzaklaşıyorlar. Bu çok tehlikeli. Bir karanlık sokağın içinde kayboluyorlar. Bu çok tehlikeli. Bu duygusal kopuş dediğimiz hadiseyi her biriniz sokakta, her biriniz evinizde, alışveriş yaptığınız, gazete aldığınız bayide, esnafınızda, komşunuzda gördüğünüz için zaten buradasınız; aynı duyguda birleştiğimiz için.
İnsanlar partiden kopmaktan öte, siyasetten kopuyorlar. İnsanlar siyasete tahammül edememeye başladı. Çünkü çok büyük bir travma var. Bunu görmek, anlamak, çözmek lazım. Dünyada bütün tek adamların beslendiği bir şey var: Muhalif seçmenin siyasetten kopması, sandığa küsmesi, seçime katılım oranının düşmesi. Çünkü tek adamlar, otoriter-popülist liderler kendi seçmenlerini sandığa getiriyorlar. Eğer bizim katılımımız düşerse… Yüzdesel olarak oranları yukarı çıkıp, dünyaya ‘bakın bana anti-demokrat diyorsunuz, tek adam diyorsunuz, diktatör diyorsunuz; oyumu artırdım’ dediği noktada, Türkiye dönülmez bir noktaya… Ve şimdiye kadar gözümüz gibi koruduğumuz, ne kadar aşındırırlarsa aşındırsınlar, hep birlikte duruşumuzla koruduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhuriyet devrimlerine esas saldırı o zaman başlayacak. Ve büyük bir tehlike.
Diyorlar ki, ‘Özgür, niye şimdi? Bekle yerel seçimden sonra kesin Genel Başkan olursun.’ Bunu sürekli söylüyorlar. Ya kardeşim bunu söyleyene sorarlar, sen yerel seçimde demek ki bir felaket bekliyorsun. Şimdi olamazsın çünkü belediyelerle ilgili birtakım beklentiler olabilir Genel Merkez’den. Ama yerel seçimlerden sonra Genel Başkan, hatta birkaç gündür de iletişimini yapıyor bazıları, Genel Başkan yerel seçimden sonra bırakacak. Ya yerel seçimde bir başarısızlık olur da ondan sonra Genel Başkan bırakırsa biz bu partiyi bir daha nasıl toplayacağız?
“KAYBEDECEK BİR SEÇİMİMİZ DAHA YOK”
Biz önce üyemize, sonra seçmenimize, sonra bütün seçmene yeniden bir umudu aşılamak zorundayız. Biraz önce odaya girdim, başkanlarım değerlendirdiler. Diyorlar ki, uzun süredir partide böyle bir kalabalık, böyle bir heyecan olmamıştı. Demek ki hiçbirimiz bundan sonra kaybetmek, bundan sonra umutsuzluğa kapılmak, şu anda düşmüş olan omuzlarımızın birilerinin iştahını kapatmasından memnun değiliz. Kaybedecek bir seçimimiz daha yok.
Ben genel merkezde, bu görüşlerimi 15 Haziran’a kadar söyledim. Ancak genel merkezdeki bazı yönetici arkadaşlarımız; ‘Biz bu işi götürürüz, biz bu seçimi kaybetmedik ki, sadece kazanamadık; 48 az mı?’ dediler. Ekmeleddin İhsanoğlu iktidar 52, muhalefet 48. Referandum iktidar 52, muhalefet 48. 2018 seçimi iktidar 52, muhalefet 48. 2019 yerel seçimleri il genel meclisi oyu iktidar 52, muhalefet 48. Bu seçim, ikinci turda 52’ye 48. İlk turda da yine 4 puanla gerideyiz. Bir kere bu 52’ye 48’i değiştirmeden bu işin değişmeyeceği açık. CHP 25, 25, 25. Ankette 28, ittifak ile birlikte yine 25. Bu cam tavanın varlığına inanıp nasılsa aşamıyoruz diye sağdan danışman getireyim, dilimi sağcılaştırayım, olsun. Politikaları sağcılaştırayım, olsun. AKP’den eski bakan getireyim, Konya’da bir evladımın yerine onu yazayım, ilk fırsatta satsın bir de partiye hakaret etsin. Ama 5 yıl boyunca bir CHP’li evladımızın yerine orada olsun ve Konya’da CHP olmasın.
Bir yıl önceden itiraz ettim. Buna bütün önceki dönem MYK’daki arkadaşlarım şahit. Bir iç hukuk lazımdır. Güreşten önce bile pehlivanlar tartılıyorlar, kilolarına göre… Bizde tartıya çıkmam, ‘Ama çok güçlüyüm, kiloluyum ona göre vereceksin…’
“CHP’NİN KENDİ GİBİ OLMAYA İHTİYACI VAR”
CHP’nin neye ihtiyacı var? CHP’nin kendi gibi olmaya ihtiyacı var. Kendi gibi olacaksa ne olacak? Bir kere kapakta altı ok olacak. Altı ok olmadan hiçbir şey olmaz. Altı oku aşındırarak, altı oku konuşmayarak olmaz. ‘Devletçilik demeyelim, onun dönemi geçti.’ Onun dönemi geçmedi… ‘Halk demeyelim, millet diyelim.’ Cumhuriyetçiliği zaten tartışan mı var? Laiklik deyince de ‘aman susalım. Barolar konuşsun, meslek örgütleri konuşsun. Biz dersek oyuna geliriz.’ Oyuna geliriz diye diye, oluna gelmeme oyununa geldik. Nasıl olursa bunlar oyuna gelmemek için susacak diye her şeyi yaptılar…
Türkiye’de 70’lerde o emekten yana siyasetin, 70’lerde iki yerel iki genel seçim kazandık. Toplam dört seçimde birinci parti olduk. Neden? Dünyadaki rüzgârı gördük, Türkiye’deki rüzgarı gördük ve olmamız gereken yerde durduk. İşçinin yanında durduk, emeklinin yanında durduk, emekçinin yanında, esnafın, çiftçinin yanında durduk. Tayyip Erdoğan işin kolayını buldu. Kesiyor ortadan bölüyor ikiye, Türkler Kürtler, Sünniler Aleviler, milliler gayri milliler, sağcılar-solcular, ocular bucular.
Şimdi, bizim ittifak yaptığımız arkadaşlar Meclis’te ve örneğin bir anayasa değişikliğinde göreceğiz hangi parti hangi tutumda olacak. Biz CHP olarak bu kimlik siyasetini, bu etnik siyaseti, bu mezhepsel siyaseti topyekûn reddetmemiz lazım değil mi? Neye ihtiyaç var? Enine kesen sol siyasete. AK Partilinin de yoksulu var, MHP’linin de işsizi var, HDP’li de güvencesiz, İyi Parti’nin gençleri de gelecekten endişeli. Sol sosyal demokrat, enine kesen siyasette altta 10 milyonlar var. Üstteki kur korumalı mevduattan zengin olanları demiyoruz.
“TÜRKİYE’Yİ BEYAZ YAKALISIYLA, MAVİ YAKALISIYLA, GRİ YAKALISIYLA, HEPSİNİN HAKLARINI SAVUNACAK ŞEKİLDE AYAĞA KALDIRMAK BİZİM İŞİMİZ”
Türkiye’yi beyaz yakalısıyla, mavi yakalısıyla, gri yakalısıyla hepsinin haklarını savunacak şekilde ayağa kaldırmak bizim işimiz. Sendikal mücadeleye güç vermek, ondan güç almak bizim işimiz. Her türlü doğa mücadelesine, her türlü çevre hakkına, ekolojik hakka sahip çıkmak, oralarla dayanışmak bizim işimiz. Bundan bir adım geri duramayız.
Bunları yaparken yeni kadrolara ihtiyaç var. Açık söyleyeyim, partimizde geçmiş dönemlerde çok emek vermiş ve yüzü çok bilinen arkadaşlar; Genel Başkan tarafında da var bizim tarafta da var. Ama arada bir fark var. O taraftakiler, ‘Genel Başkan devam biz devam’, diyorlar. Bizim taraftakiler, ‘değişim benden başlasın’, MYK’dan ayrılan arkadaşlar, ‘bir daha aday değiliz gençlerin arkasındayız’, diyorlar. Bizim kadrolarımıza baktığınızda genç arkadaşları, çok sayıda kadın arkadaşı ve örgütümüzü göreceksiniz.
Bundan sonra ilçe başkanını siyasetin en önemli figürü, onun siyaseti üreteceği masayı da ilçe yönetim kurulu masası olarak görüyoruz. Mahallelerden başlayan bir örgütlenme, ilçelerde tartışılan fikirler, ilde olgunlaşan politikalar Ankara’ya gelecek. Yoksa sağcı danışmanlarla verilmiş kararlarla, mutfak videolarıyla ya da Salı toplantılarında ahaliyle birlikte duymayacaksınız örgüt olarak. Rıza göstermediğiniz hiçbir şeyi savunmak ya da susmak zorunda kalmayacaksınız. Sol parti önce tartışır, ikna olur, sonra hep beraber savunur. Demokratik merkeziyetçilik budur. Tepeden gelme sağ siyasetin işi. Kökünü kraldan, padişahtan alıyor. Kararı veriyor ferman ile yolluyor aşağıya.
“ÖNCE PARTİ’DE İKTİDARI DEĞİŞTİRECEĞİZ, SONRA TÜRKİYE’DE İKTİDARI DEĞİŞTİRECEĞİZ”
Ben size, kendi terleyecek, çalışma arkadaşları terleyecek, örgütü motive edecek, terletecek, kazandıracak bir Genel Başkan vaat ediyorum. Yoksa, karşıda çok otoriter, çok bilindik bir tek adam var biz de onun karşısında bir tek adam bulalım, onun gibi bağırsın, onun gibi meydan okusun, onun gibi sosyal medya iletişimi yapsın, valla o tek sandıklı TRT çeken yerde Twitter da çekmiyor yani. Oraya ancak bu örgütün emekçisi gider, o kahrı çeker, oralara ulaşır, o işleri başarır. O yüzden madden ve manen arkasında duracağımız bir örgütle birlikte partimize sahip çıkacağız.
İlk başlarda bir algı yarattılar: ‘Değişimciler kaybediyor.’ İkinci hafta dengeyi kurduk. Üçüncü hafta öne geçtik… Değişimciler bu seçimi kazanacaklar, partiyi değiştireceğiz, partiyi gençleştireceğiz. Önce partide iktidarı değiştireceğiz, sonra Türkiye’de iktidarı değiştireceğiz. Buna söz veriyorum…
Şuna itirazım var, içime dokundu. Gün örgüte ayar verecek, örgütü tehdit edecek, örgüte geleceğe dönük gözdağı verecek gün değildir. Gün örgüte moral verme günüdür, bu örgütlerin morale ihtiyacı var, tehdide değil. Bir de Sayın Genel Başkanımız, ki hep söylüyorum, vefalı olacağız, kırmadan dökmeden, kimseyi kaybetmeden gideceğiz, demiş ki, ‘4’ünde kurultay var. 6’sından sonra partide tartışma çıkaranı kapı önüne koyacağım.’ 6’sından sonra bir tartışma beklemiyoruz. CHP’liler kurultayını yaparlar, Kurultaydan sonra hep birlikte çalışırlar. Ama şunu da söylemek lazım. 6’sında kimin Genel Başkan olacağına da bu partinin delegeleri karar versin. 6’sında Özgür Özel’e bu onurlu görev verilirse, kimseyi kapıya koyarak başlamayacağız. İlk önce baba evinin kapılarını açarak başlayacağız, ardına kadar.”
Özel, açıklamalarının ardından toplantıyı takip eden gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, “partide ne değişecek” yönündeki bir soru üzerine şunları söyledi:
“Bir, tepeden tırnağa genel başkan değişecek. MYK değişecek. PM değişecek. Tüzük, program değişecek. Siyaset yapış biçimi değişecek. Örgütten gelen, aşağıdan yukarı doğru; temel değerlerine sahip çıkan, bir yeni siyaset biçimi değişecek. Partinin mimarisi değişecek.”