
CHP Lideri Özgür Özel, Yangın Faciasında Yaralananları Ziyaret Etti
Ocak 21, 2025
CHP Lideri Özgür Özel Hatay Defne’de: “Başka Projelerin TOKİ’lerini Deprem Konutu Diye Sayıyorlar”
Şubat 7, 2025CHP Lideri Özgür Özel: “Erdoğan, Alman Cumhurbaşkanının Gösterdiği Tepkiyi Bile Gösteremedi”

“TRUMP’IN AÇIKLAMALARI KUTSAL TOPRAKLARDAN FİLİSTİN’İ SÖKÜP ATMAKTIR”
“ERDOĞAN NASIL SUSUYOR?”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümü nedeniyle ziyaret ettiği Hatay’da, Cuma namazının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Önce Adıyaman’da, sonra Kahramanmaraş’taydık. Bugün de Hatay’da depremin ikinci yıldönümünde hem bir kez daha acıları paylaşmak, hem ikinci yıldönümünde deprem bölgesini doğrudan görmek, eksiklikleri yerinde görmek, gerekli uyarıları yapmak üzere buradayız. Biraz önce de hep birlikte Reyhanlı’da ‘Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın’ diye dua ettik. Vatandaşlarımızın yapabileceği şey dua etmektir. Ama devletin yapacağı şey tedbir almak, hazırlık yapmaktır. Ege’deki sismik hareketlilikle Yunanistan’ın bütün adaları boşalttığı bir süreçte, Cumhuriyet Halk Partisi yerel yönetimler birimimizin gidip büyükşehir belediye başkanlarımızla yaptığı olağanüstü toplantı ve orada ilan ettiğimiz olağanüstü durum ile hazırlıkları beklenenin çok üzerinde ilgi gördü. Bunun bir tek sebebi var. Depremin yaklaştığını herkes biliyor, devletin de hiçbir şey yapmadığı görüyor ve bundan ürküyor” ifadelerini kullandı. Özel, şunları söyledi:
“ÜÇÜNCÜ GÜNDÜR YİNE ÇAĞRIMIZDIR…”
“53 bin vatandaşımızı kaybettik. Yarısı Hatay’da kaybedildi. Yarın İstanbul depreminde yüz binlerin, milyonların hayatının tehdit altında olduğu ortada. Sayın Erdoğan ısrarla bu talebimize bir cevap vermiyor. Bu yüzden bir kez daha şu çağrıda bulunuyoruz: Siyaseti ikiye ayıralım Türkiye’de. Birincisi normal siyasi alan olsun. Orada her şeyi konuşuruz; dış politikayı, iç politikayı, sağlığı, ticareti. Ama siyaset üstü bir alanla deprem ve afetlere hazırlığı konuşalım, bunu Bakanlık düzeyinde konuşalım. Sayın Erdoğan’a çağrımdır. Türkiye’de hiçbir siyasi partiye mal olmayacak, liyakatinden herkesin emin olduğu bir Deprem Bakanı atasın. Hatta bence bunu partilerle istişareye açsın. Bir mutabakatla atasın. Ardından da kendi partisi AK Parti dahil, Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etsin. Görevlendirilelim. Yaklaşmakta olan depremlere karşı… Tunceli’de de bu deprem olacak, İzmir’de de olacak, Ege Denizi’nde de olacak. Kaçışı yok. İstanbul’da da olacak, Kocaeli’nde de olacak. Bütün Türkiye fayların üzerindedir. Depreme siyaset üstü bir milli seferberlik öneriyoruz. Bunu yüz yüze iki görüşmemizde kendisine ifade etmiştim. Kamuoyu önünde de deprem bölgesinde üçüncü gün, üçüncü kez kendisine bunu öneriyorum. Bütün siyasi partilerden ve Türkiye’de deprem gerçeğini samimiyetle gören herkesten de bu konuda destek bekliyoruz. Bunu ifade etmek isterim.”
“BU BİR İNSANLIK SUÇUDUR”
“Bir kez daha hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Acılı yakınlarına, hele hele Hatay’da, kaybın ve ölümlerin yarısının yaşandığı Hatay’da bir kez daha başsağlığı dileklerimizi ifade ediyorum. Burada tutulmayan sözleri hep söyledik. Birazdan da bir açık hava toplantımız var. Orada da bunları ifade edeceğim. Burada, Reyhanlı’dan söylemem gereken iki önemli husus var. Bunlardan biri, Trump konuştuğunda ki bütün dünya Trump’un ne yapacağını, ülkesine ne yapacağını, etrafındaki ülkelere ve dünyaya ne yapacağını endişeli gözlerle izlerken, bu Trump hiç yeri yokken Erdoğan’ı övdü diye trampet çalanlara soruyorum. Erdoğan’a orantısız övgüler dizen, işe güce başlamadan yeminini etmeden Trump bunu söyledi diye Türkiye’de davulla, zurnayla bunu karşıladılar. Trump, Erdoğan’ı övdü, övdü, övdü. Erdoğan da bundan pek mutlu oldu. Böyle büyük bir keyifle bu övgüleri ve Türkiye’deki yansımalarını dinledi. Şimdi bu Trump diyor ki, ‘Filistinliler Gazze’de yaşamayacak, orası yaşanmaz. Onları etraftaki ülkelere dağıtacağım. Gazze güzel yer, oranın enkazını kaldırmak bana yakışır. Deniz kenarı, pek güzel yermiş. Orayı imara ve turizme açacağım. Dünyanın gözbebeği olacak.’ Duyuyor musunuz Trump’ı büyük bir hevesle alkışlayanlar? Erdoğan’ı övdü diye trampet, davul, zurna çalanlara ve Erdoğan’a soruyorum. Bu tehcirdir, bu zorla yer değiştirmedir, bu insanlık suçudur. Bu soykırımın devamıdır, soykırımı kalıcılaştırmaktır. Bu kutsal topraklardan Filistin’i söküp atmaktır. Buna nasıl susuyor Erdoğan?”
“ALMAN CUMHURBAŞKANINA BAŞINI BİLE SALLAYAMADI”
“Bu sözler konuşulduğunda Erdoğan’ın ilk tepki vereceği yer; Alman Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier ile birlikte yapılan ortak basın toplantısıydı. Ortak basın toplantısında Erdoğan, ‘Filistin’deki ateşkes korunsun. Filistin de önemli, Ukrayna’da önemli’ dedi ve geçti. Steinmeier dedi ki, ‘Bu soykırımdır, kabul edilemez.’ Steinmeier dedi ki, ‘Bu insanlık suçudur. Amerika’nın bu önerisini insanlık suçu görüyorum.’ Erdoğan, Steinmeier’e kafa bile sallamıyor Trump’a laf söylüyor diye. Arkadaşlar buradan Sayın Erdoğan’a bu mikrofonlar uzatıldığında bir cevap versin. Sayın Erdoğan nasıl oluyor da Alman Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği tepkiyi dahi göstermeyecek bir acziyet sergiliyor. Şimdi burada Cuma namazı Hatay’dan sonra kılınıyor Erdoğan’ın bulunduğu yerde. Erdoğan’a basın mensupları sorsunlar. Bu Trump kimsenin söylemediği, İsrail’in, Netanyahu’nun eline bir tane sihirli lamba bulsa; Alaaddin’in sihirli lambası, içinden cin çıksa, ‘iste’ dese istemeyi akıl edemeyeceği bir dilektir bu. Trump diyor ki, ‘Orayı boşaltalım. Ben orayı imara açayım, turizme açayım, güzel yermiş.’ ‘Bunlar da dağılsınlar’ diyor, ‘Filistin diye bir şey kalmasın’ diyor.”
“SUSTUĞU HER GÜN GAYRİMEŞRUDUR”
“Buradan Türkiye’deki herkese şunu söylüyorum. Filistin davası bir kere bizim bizim üçüncü Genel başkanımız Ecevit‘in Arafat’la kurduğu ilişkiden başlayarak, Türkiye solunun, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin kurtuluş mücadelesini verdiği destekten başlayarak bugüne kadar bizim davamızdır. Filistin davası, Türkiye hükümetlerinin de milli davasıdır. Günü geldiğinde İsrail’le kavga etmek para ettiğinde, bundan katmerli katmerli nemalanan Erdoğan, şimdi İsrail’le Amerika anlaşmış, Suriye’ye bir düzen verecekler, orada da büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı, eski eş başkanı ama anlaşılan öyle eskide falan kalmadı. Eş başkanına da orada bir rol vermişler, rolünden memnun ve bu rolün içinde Filistin’in Gazze’den söküp atılması, sürülmesi var. Ve buna sessiz kalıyor. Onun buna sessiz kalmaya hakkı yoktur. Buna sessiz kaldığı her gün… Geçen seçimlerde ilk turu kazanmadı, ikinci turda yüzde 50’nin üzerinde yüzde 1’lik bir farkla, kullanılan geçerli oyların yüzde 51,5’ini alarak seçildi. Ona oy verenler, Filistin’i böyle yalnız bıraksın diye mi oy verdiler? Bu meseleye sustuğu her gün gayrimeşrudur. Çünkü ona oy verenlerin çok önemli bir çoğunluğu, Filistin konusunda Türkiye’nin geleneksel tutumunu ve kendisinin önceki söylemlerini sürdüreceğini varsayarak oy verdiler. Sen şimdi çıkıp yüzünü İsrail’e, sırtını Filistin’e dönersen meşruiyetini kaybetmiş olursun. İşte bir an önce sandığı koymanın ve millete ‘Şimdi ne diyorsunuz?’ diye sormanın bir gerekçesi daha ortaya çıkmaktadır.”
“100 HATAYLI’DAN 82’Sİ ÇADIRDA”
“Bir diğer gerekçesi depremzedelere verilen sözlerin tutulmaması, on depremzededen yedisinin konteynerde olmasıdır. Bir yılda halledecekti. İki yıl geçti, yüzde 70’i konteynerde. Bir de şunu söyleyelim; Hatay’da oran yüzde 18, ev teslim edilme oranı. 100 Hataylı‘dan 82’si çadırda, konteynerde ya da gurbette. Bir yılda evleri verecekti. Bunların hepsi artık Erdoğan iktidarının bu haliyle gayrimeşru olduğunu göstermektedir. Bu yüzden sandığın bir an önce gelmesi gerekmektedir.”
“SURİYE İÇİN DERHAL ASKERİ VE SİYASİ İSTİKRAR GEREKİYOR”
“Bir de Suriye sınırındayız. Şunu ifade etmem gerekir ki, Suriye’nin askeri olarak da siyasi olarak da hızla bir istikrara ihtiyacı vardır. Suriye’deki hem Kürtler’i, hem Araplar’ı hem Türkmenler’i hem de gayrimüslimlere temsil edecek bir kapsayıcı anayasaya, kapsayıcı bir geçiş hükümetine, sonra anayasa çalışmalarına, serbest seçimlere ve istikrara ihtiyaç vardır. Bu sağlanmaksızın orada geçirilen her günde hem Hatay’daki Arap Alevi yurttaşlarımızın akrabalarının orada canları tehlikededir ve endişelidirler. Çok haklıdırlar. Artık buranın bu kadar yoğun bir sığınmacı nüfusuyla kendi mevcudiyetini sürdürmesi mümkün değildir. Suriye için derhal askeri istikrar, siyasi istikrar, herkesi kapsayan bir yönetim, Suriye’nin güçlendirilmesi ve hızlı bir şekilde buradaki misafirlerin, geçici sığınmacıların memleketlerine dönmeleri son derece önemlidir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir zaman sığınmacı düşmanı olmadık. Ama sığınmacı yaratan politikaların ve politikacıların karşısında olduk. Bunların da başında Sayın Erdoğan ve uyguladığı politikalar gelmektedir.”