Manyas’ta Yurttaşlarımızla Bir Araya Geldik… Özgür Özel: “Bizim İstikametimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gösterdiği Taraftır”
Eylül 16, 2024Balıkesir Marmara’da Yurttaşlarımızla Buluştuk… Özgür Özel: “Türkiye Hem AB’ye Girecek Hem de Oradaki Ülkeler Kadar Güçlenecek”
Eylül 17, 2024Gönen’de Yurttaşlarımızla Bir Araya Geldik… Özgür Özel: “Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin Birinci Partisi”
“DERTLERİN VAR BİR ÇARESİ, ONUN DA ADI CUMHURİYET HALK PARTİSİ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarın sebep olduğu sorunların tamamını çözeceklerini dile getirerek, “Cumhuriyet Halk Partisi, bakın kurulduğu güne, Türkiye’nin birinci partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, bakın son seçime, Türkiye’nin birinci partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, bakın Gönen meydana, Türkiye’nin birinci partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi. Emeklinin, emekçinin, çiftçinin, çalışanların ve esnafın, köylülerin, gençlerin, yaşlıların partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, hepsinin derdinin tek çaresi. Dertlerinizin var bir çaresi onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Balıkesir’in Gönen ilçesinde Belediye Başkanlığı ziyaretinin ardından kendisini karşılayan çok sayıda vatandaşa hitap etti. Özel, “Mesai saatinde, bu sıcak havada, bu güneşin altında hiçbir çalışma, çağrı olmadan burada bir miting tertip eden Gönenlilere yürekten teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz. Biraz önce değerli İbrahim Başkanımız Gönen’i ne anlattı, ifade etti. Hem kaplıcalarıyla, Ömer Seyfettin’i ile tarımı ile peyniri ile her yönüyle gelişmeye çok müsait, son derece güçlü bir ekonomisi olacak ve aslında Türkiye kıymetini bilse, iktidar kıymetini bilse çok yüksek potansiyel olacak olan bir kentteyiz. Yüreğinde vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisi olan çok güzel insanların kenti Gönen’de bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, şunları söyledi:
“BAŞARI KİŞİSEL DEĞİL, EKİP ÇALIŞMASIDIR”
“Tabi burada sayın İbrahim Palaz‘ı Gönen’i ilk kez üst üste kazanan belediye başkanı olarak, Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanı olarak yürekten kutluyorum. Onun şahsında belediye meclis grubumuzu kutluyorum. Hangi siyasi partiden olursa olsun Gönenlilerin görev verdiği bütün belediye meclis üyelerini kutluyorum. Kentlerine en güzel hizmetleri yapmak için onlara başarılar, uyumlu ve çalışkan bir dönem diliyorum, onlara inanıyorum, onlara güveniyorum. Zaten hiçbir başarıda tesadüf aramayın. Eğer bir belediye başkanı, Gönen’de iki dönem üst üste seçilmek çok zor, sürekli değişir denirken yüzde 50’nin üzerinde oy alıyorsa, iki kişiden birinin desteğini alıyorsa o geçen dönem yaptıklarının hemşerileri tarafından takdir edilmesidir, gerçek notu millet 31 Mart’ta vermiştir, gönüllerin eline sağlık, yüreğine sağlık. Tabi hiçbir başarı kişisel değildir, ekip çalışmasıdır. Burada bir ekip var, memurlarıyla, işçileriyle, seçilmişleriyle, siyasileriyle o ekip ve başkanı, İbrahim Başkanın başarısı. Bir ekip de Cumhuriyet Halk Partisi ilçe binasında, baba ocağında var. O ocağının sürekli çayını demleyenler, çorbasını kaynatanlar, bacasını tüttürenler, bacası tütsün diye o baba ocağına odun çekenler adına, hepsi adına Ünsal Acar başkanımızı ve örgütümüzü yürekten kutluyorum. Sağ olsunlar var olsunlar.”
“BU MEMLEKETE İYİ GELMEDİLER”
“Baba ocağı deyince herkes baba ocağına doğuyor zaten. Babanız değilse dedeniz partiliydi. Bu partideydik, bu partiye doğduk. Kimi sonra daha büyüğünü arayıp gidiyor, kimi daha küçüğüne rıza gösteriyor. Kimi uzakta, oturuyor, kimi daha yakında oturuyor. Ama herkes biliyor ki bir baba evi var ve bacası tütüyor. Başı sıkışırsa gidecek yeri belli. Öyledir baba evi. Şimdi çeltik üreticisinin de çay üreticisinin de buğday üreticisinin de pamuk üreticisinin de üzümcünün de fındıkçının da, Gaziantep’teki fıstıkçının da artık baba evine dönme zamanı geldi. Çünkü geçmişte iyi olsun diye oy verilenler memlekete iyi gelmediler. Bu meydana sorsam yarısından fazlası emekli, bu iktidar geldiğinde bir buçuk asgari ücret alıyorlardı. Yani hiç ilişmeseler, emeklilerin düzenini bozmasalar bugün maaş 26 bin lira olacak ama bugün 12 bin 500 lira. O gün en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu, bugün en düşük emekli maaşı 3 çeyrek alamıyor. Yani her ay, her emekliden beş tane çeyrek altın kayıp. Allah için düşünün yahu. Bir düşünün. Bir emekli bir çeyrek altını şurada kuyumcuda alsa, bir düğünde takarım diye, evine varsa baksa ki düşürmüş, deli çıkar. Koşar, gezer, arar bulmaya çalışır. Nerede arar? Kaybettiği yerde arar. Ne olmuş? Bir emekli değil, her emekli, bir sefer değil her ay, bir çeyrek değil beş çeyrek kaybetmiş. Doğru mu? Ne yapacağız? Kaybettiğimiz yerde arayacağız. Biz bu beş çeyrek altını her ay, 3 Kasım 2002’deki seçim sandığında kaybettik. Kimimiz hemen farkına vardı, kimimiz sonra, kimimiz şimdi. Kaybedilen şey kaybedildiği yerde bulunur. Nerede kaybettik? Sandıkta. Nerede bulacağız? Gelecek seçimin sandığında, hep beraber inşallah.”
“BU MİLLETİN SESİNİ DUY”
“Dedim ki ben, AK Partililer, MHP’liler oy verin. Bu genel seçim değil, yerel seçim. Bu kırmızı kart değil, sarı kart. Sesinizi duyurun. Bir de böyle belediye başkanlarını seçin, seçtiyseniz devam ettirin. Sağ olsunlar oy verdiler. Tayyip Bey’e 31 Mart’ta dedim, eğer ben 31 Mart seçimlerinde kendime, partime, sadece CHP’ye mal edersem yanlış yaparım. 31 Mart’ta ne dedik? Türkiye İttifakı dedik. Bütün demokratlar gelsin dedik. Sosyal demokratların koluna muhafazakar demokratlar öbür koluna milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar gelsin. Yeter ki vatanını, milletini, bayrağını Atatürk’ü sevsin, gelsin bizimle olsun dedik. Geldiler, bizimle birlikte oldular. Bu iktidara sarı kartı gösterdiler. Ondan sonra dedim ki bak hemen seçim çağrısı yapmayacağım. Bu seçim sonucunu kendime mal edip, gel erken seçim demeyeceğim. Ama milletin sesini duy. Bu meydanları emekliler dolduruyor, 10 bin liraya geçim olmaz dedim. Bu milletin sesini duy, bu meydanları asgari ücretler dolduruyor, 17 bin liraya geçinemiyorlar. Kira mı ödesin, çocuk mu okutsun, karın mı doyursun, üstüne kıyafet mi alsın? Bu maaşı olmaz dedim. Olmaz dedim. 19 TL çayın üretim maliyeti, 17 TL taban fiyatı olmaz dedim. Geçen sene 8 TL’lik buğday, bu sene 9 TL olmaz dedim. Mazot iki kat artmış, ilaç üç kat artmış, yevmiye üç kat artmış ama sen çiftçiye aynı fiyata buğday sat, aynı fiyata fındık sat, aynı fiyata fıstık sat, narenciye dalında kalsın. Sen bu çiftçiye sahip çık dedim. Borçlar, borçlar, borçlar. Esnafın burasına gelmiş. Pandemiden aldığı krediyi ödeyen esnafa, ‘Oyun değişti zaman değişti, seçim geçti, hadi bakalım faizini arttırdım.’ Yapma bunu dedim. Dinlemedi. Beğenmedin 10 bin lirayı 12 bin 500 yaptı. 10 bin lirayken ilk 25 kg dana kıyma alıyordu. Kıyma 400 liraydı. Şimdi 12 bin 500 TL yaptı 20 kg dana kıyma alamıyor. O günden bugüne bile kayıp var. Öyle olunca geçim oluyor mu geçim? Geçim var mı? Geçim var mı? Geçim var mı? Geçim yoksa seçim var kardeşim. Seçim var, getir sandığı, başka çaresi yok.”
“BAKAMIYORSA KAÇMAYACAK”
“Türkiye’nin dört bir yanını geziyorum, kimse geçinemiyor bu şartlar altından kaçamazsınız, kaçıyorlar mı? Vallahi kaçıyorlar. Ak Partinin Balıkesir milletvekillerini gören var mı? AK Parti yöneticilerini gören var mı? Tayyip Bey’i gören var mı? Buraya gelebiliyor mu? Hatırınızı sorabiliyor mu? Maaşınıza zam yaptım diyebiliyor? Geçiniyorsunuz diyebiliyor mu? Gözünüzün içine bakabiliyor mu? Bakamıyorsa kaçmayacak. Halep oradaysa Arşın burada seneye Kasım’da sandığa getirecek, iktidarı değiştireceğiz. Başka çaresi yok. Başka lami cimi yok. Ya bu insanların yüzünü güldüreceksin. ‘E güldüremem.’ Ne yapıyorsun? Kendin meydana çıkamıyorsun, oğlun Bilal Erdoğan’ı o sokağa getiriyorsun. Bakın ben bu hayatta aileyle uğraşmam, yanlış bulurum, kimsenin çoluğuyla çocuğuyla, eşiyle siyasete karıştırmam ama Bilal Erdoğan çıkıyorsa, geliyorsa, meydanlara çıkıyorsa ve siyaset yapıyorsa artık o Tayyip Erdoğan’ın oğlu olarak değil bu TÜRGEV’in, TÜGVA’nın, Okçuluk Vakfı’nın, birçok yerden bu devletin imkanlarını da alan biri olarak, ona dönüp bir bakarız. Ne demiş? Suriyelilerin suç oranı Türklerden düşük demiş. Yani biz suç işliyormuşuz Suriyeliler işlemiyormuş. Ucuz işçi iyidir demiş. Ne demiş? göç demiş, kalkındırır demiş. Türkiye’yi Suriyelilerle kalkındıracakmış. Bir de ben ekonomistim demiş. Olmaz olsun böyle ekonomi bilgisi, olmaz olsun böyle siyaset, olmaz olsun bu anlayış.”
“KAÇANLAR BURAYA DOLUYOR”
“Gönen’in gençleri işsiz. Balıkesir’in gençleri mutsuz, bizim insanımız yoksul, bu, Suriyelinin çocuğunu ucuz çalıştırıp kalkınma yapacakmış. Vallahi öyle kalkınma olmaz olsun, biz bir kararı verdik Bilal Bey, önce sizi göndereceğiz ardından Suriyelileri memleketine göndereceğiz. Biz ne yabancı düşmanıyız ne göçmen. Ama biz göçmen yaratan politikaların düşmanıyız. Komşunun iç işlerine karışma diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk, baban karışıyor. Komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol. Saygılı davranmıyor. Komşudaki devlet dışı unsurları muhatap alma diyor. ÖSO’yu getirmiş eğitiyor, donatıyor, yolluyor savaşsın diye. ÖSO’ya Kuvayi Milliye diyor, Kuvayi Milliye. Öyle olunca bu hale geliyor. Orada huzur kalmıyor, kaçanlar buraya doluyor. Onun için önce AK Parti gidecek, ardından Suriyeliler gidecek. Nokta.”
“OMUZ OMUZA BU İŞİ BAŞARDIK”
“Bir de Bilal Bey çıkmış demiş ki, geçen sene hata yaptık. Ne hata yaptık? EYT çıkardık. Muhalefet söyledi, biz uyguladık. Bir kere seçim gidiyordu, babanız Sayın Erdoğan, can havliyle o EYT’yi çıkardı. Bugün EYT’liler 12 bin 500 TL maaş alıyorlar. İş ver, yok. İş ver, çalışayım, yok. Emekli olayım. Yaşım küçük diyorlardı. Seçim üstü emekli oldular. Bilal Bey, onunla da uğraşmış. Ne diyor biliyor musun EYT’lilere? Yattıkları yerden maaş almak nerede görülmüş diyor. Sen yattığın yerden maaş alan arıyorsan AK Partinin ilçe yöneticilerine bak, il yöneticilerine bak, milletvekillerinin çocuklarına bak, AK Partililere bak, milletle uğraşmayı bırak. O yüzden çok net, artık millet kim gidiyor kim kalıyor kararını verdi. Biz, milletimizle kucaklaştık, biz Türkiye İttifakı dedik, Türkiye İttifakını kurduk. El ele omuz omuza kol kola bu işi başardık. Bakan Ahmet Akın, Balıkesir İttifakının belediye başkanı oldu, başka bir parti yok arkasında, Cumhuriyet Halk Partisi var ve Balıkesir’in bütün demokratları var. O yüzden bundan sonra kendine güvenen, öyle önüne gelenle ittifak yapmak için taviz veren değil, kendi öz gücüne güvenen, adaylarına güvenen, milletvekillerine güvenen, köklerini güvenen, geleceğine inanan bir siyasi parti olarak söz veriyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında nasıl yapılan ilk yerel seçimde söz verip de yaptıysak ve partimizi birinci parti yaptıysak, yapılacak ilk genel seçimde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini birinci parti yapacağız.”
“CHP TEK ÇARE”
“Cumhuriyet Halk Partisi, bakın kurulduğu güne, Türkiye’nin birinci partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, bakın son seçime, Türkiye’nin birinci partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, bakın Gönen meydana, Türkiye’nin birinci partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi. Emeklinin, emekçinin, çiftçinin, çalışanların ve esnafın, köylülerin, gençlerin, yaşlıların partisi. Cumhuriyet Halk Partisi, hepsinin derdinin tek çaresi. Dertlerinizin var bir çaresi onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi. Hepinize teşekkür ediyorum, belediye başkanımıza, güzel Gönen’i, Gönen’in güzel insanlarını, yoksullunu, engellisini, yaşlısını, emeklisini, emekçisini hepsini belediye başkanımıza ve Ahmet Akın’a emanet ediyorum. Onları size, sizleri ona, hepinizi birden Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun.”