CHP Lideri Özgür Özel, New York’ta Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı: “Bundan Sonra Temaslarımızı Otel Lobilerinde Değil Türkevi’nde Sürdüreceğiz”
Eylül 26, 2024KKTC Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman ile New York’ta Bir Araya Geldik
Eylül 26, 2024Türkevi’nde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Bir Araya Geldik… Kuzey Kıbrıs’ın Haklı Davası Er Ya da Geç Hak Ettiği Noktaya Ulaşacak
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, New York Türkevi’nde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile yaptığı görüşmede, Kıbrıs Barış Harekatı’nın tereddütsüz olarak haklı bir dava olarak görülmesi için uluslararası alanda mücadele etmeyi sürdüreceğini vurgulayarak, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklı davasının er ya da geç hak ettiği noktaya ulaşacağına yürekten inanıyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonal Başkanlar Kurulu Toplantısı’na katılmak için bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya geldi. İki isim görüşmeyi Türkevi’nde gerçekleştirdi. Genel Başkan Özgür Özel’e görüşmeden duyduğu memnuniyeti dile getiren Tatar, Sosyalist Enternasyonal toplantısında Güney Kıbrıs’ın AKEL Partisi temsilcisinin Kıbrıs Barış Harekatı için kullandığı “işgal” tabirine CHP heyetinin gösterdiği tepkiyi anımsattı. Özel’in hem konuşma boyunca salonu terk etmesi hem de sonrasında AKEL Partisi yetkililerine tepki göstermesine teşekkür eden Tatar, “Ortaya koyduğunuz tepkiden dolayı sizleri tebrik ediyorum. Gereğini yaptınız. Çok da ses getirdi” dedi.
“BÜYÜK BİR ONUR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ardından yaptığı konuşmada, “Sayın Cumhurbaşkanı, biz teşekkür ederiz bizi burada kabul ettiğiniz için. Tabii hem Türkevinde olmak hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin buradaki temsilciliğinde bulunmak bizim için çok büyük bir onur. Başka ülkeye nasip olmayan böyle coğrafi konumunun çok avantajlı olduğu binadayız. 1970’lerde İhsan Sabri Çağlayangil’in bir bilgisayar firmasından satın aldığı ve öngörüsüyle bize kazandırdığı Türkevi, 2017’de günün şartlarına uygun olarak yeniden inşa edildi ve bugün hepimizi gururlandıran, hepimizin ortak kullanımına katkı sağlayan hem Türkiye’nin hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dostlarına güven veren, dost olmayanların da birazcık imrenerek baktıkları bir yerdeyiz. Tabii böyle bir yerde sizin misafiriniz olmak önemli” dedi. Özel, şunları söyledi:
“BİZE GÜÇ VERİYOR”
“Cumhuriyet Halk Partisi’nde görevime geldiğim gün açıklamıştım, bizim koltuğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet ettiği iki koltuktan bir tanesi. Birisi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğu, bir tanesi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı. O yüzden ilk ziyaretimi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapmıştım. Sizin de kabullerinizle birlikte sizi, Meclis Başkanımızı, Başbakanımızı, Kıbrıs’taki siyasi partilerin liderlerini ziyaret etmiştik. Bir sonraki, sizin de ifade ettiğiniz gibi Barış Harekatının 50’nci yıl dönümünde hep beraberdik o zaman da yine çok değerli Kıbrıs protokolünde sayın Dışişleri Bakanımızın da dahil olduğu ziyaretlerde bulunmuştuk. Bu bize güç veriyor. Bir arada olmak, söylemlerimizde ortak savunduğumuz değerlerde bir arada durmak, birlikte fikir alışverişinde bulunmak olası riskleri hep birlikte değerlendirmek çok önemli.”
“SÖYLEMEMİZ GEREKENLERİ SÖYLEDİK”
“Dün biz çok uluslu bir toplantıdaydık. Sosyalist Enternasyonal’in, dünyanın 77 ülkesinden temsilci partileri var, o toplantıda aslında çok da beklemediğimiz bir şekilde, çünkü toplantının gündemi bambaşka bir gündemdeyken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adı anılmaksızın Güney Kıbrıs AKEL Partisinin yetkilisi, ‘Türkiye’nin 1974’te başlattığı ve süren işgal’ diye bir ifade kullandı ve maalesef üzülerek ifade edeyim biz hepimiz birbirimize baktık o anda ve baktım ki salonda böyle bir ifadenin kullanılmasında kimse kaşını kaldırıp atmıyor ve onun üzerine dışarıya çıktık. Hızla terk ettik salonu. Konuşmasının bitmesini bekledik. Bittikten sonra söz alıp söylememiz gerekenleri söyledik. Türkiye’nin kuvvetli ve kimsenin aslında inkar edemeyeceği haklı tezlerini bir kez daha söyledik orada. Bizim oraya barış götürdüğümüzü, işgale niyetimiz olsa karşımızda hiç direnemeyecek haldeyken onlar, adanın tamamını alabileceğimizi ama o günden bugüne de çok uluslu toplum ne bekliyorsa Kıbrıs Türkünün ve Türkiye’nin yerine getirdiğini ama anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların sebebinin başkaları olduğunu ifade ettik. Bu hem Türkiye’de hem çok sayıda siyasi muhatabımız nezdinde önemli bir etki yarattı. Sonrasında Sayın Büyükelçimiz, Sayın Genel Başkan Yardımcım yaptığımız bütün temaslarda bunun bizim tutumumuzu aslında Türkiye’nin bu tezlere karşı dünyanın neresinde olursa olsun hem reaksiyoner hem diplomasiyi kullanarak hem gerekli tepkiyi göstererek bu söylemleri olağanlaştırmamak lazım yani Türk ordusuna işgalci dendiğinde veya işte Kıbrıs Barış Harekatını hukuk dışı bir hareket olarak ifade edildiğinde, uluslararası hukuk alanında mahkum edilmeye çalıştığınızda tüm gündemleri terk edip bu konuda bir rıza üretene kadar o gündemi kendi tezlerimizle meşgul etmemiz lazım.”
“CTP GENEL BAŞKANININ MESELEYE TEPKİ GÖSTERMİŞ OLMASI BİZİ MEMNUN ETTİ”
“Zaman zaman çeşitli yerlerde ya bu işin eksik bırakıldığını görüyoruz. Bu, fikri takip yönünden çok büyük hata oluyor. Biz çok kararlıyız. Yine burada zaman zaman Sayın Erdoğan’la ters düştüğümüz olur hep söylediğim bir şey var, biz Türkiye’de ana muhalefet partisiyiz, yurt dışında Türkiye’nin partisiyiz. Hele hele konut Kıbrıs ise biz aynı zamanda Kıbrıs’ın haklarını koruma noktasında en iddialı partiyiz çünkü tarihsel güçlü bağlarımız var Kıbrısla bizim. Kıbrıs’ın da belli konularda bir bütün halinde olması önemli. Dün bizimle birlikte orada CTP’nin Başkanının da meseleye bir tepki göstermiş olmasını, kullandığı ifadeleri bizi de memnun etti. Bunu da kayıt altına almak isterim. Biz Kıbrıs meselesinde Kıbrıs’ın iç işlerine karışmamayı, Kıbrıs’ın kararlarını Kıbrıslıların vermesini, Kuzey Kıbrıslıların vermesini, oradaki konularda ancak bizim herkesle olan dostluğumuzun, Kıbrıs içinde kolaylaştırıcılık olmasını düşünürüz. Sizin hem bizim geçmiş ziyaretlerimizde hem bugünkü konuşmanızda da ifade ettiğiniz yaklaşımlar son derece kıymetli. Biz bu çizgimizi muhafaza etmeye devam edeceğiz.”
“TEZLERİNE TESLİM OLACAK HALİMİZ YOK”
“Ben şuna inanıyorum, ben Yunanistan Büyükelçisine de bunu bu şekilde söyledim. Avrupa Birliği Büyükelçisinin ayrılışında söyledim. Avrupa Birliği Büyükelçileri yemeğinde Avrupa Birliği’nin bütün büyükelçileri, dördü hariç vardı, dördü de işte bir alt kademede temsil ediyorlardı sağlık sorunu, yurt dışında olma, dört eksikle bütün Avrupa Birliği’nin Büyükelçilerine söyledim. Hep bir düğüm olmuş. O düğüm üzerinde bakıp bakıp konuşmak yerine işi şöyle düşünmek gerekir, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde hızla ilerlemek lazım ve Kıbrıs meselesi çözülmeden elbette bu iş çözülmez. En sonunda da Kıbrısı, Kuzey Kıbrıslıların ve Türkiye’nin uygun gördüğü bir şekilde, Avrupa’nın Türkiye’yle birlikte bir parçası haline getirirseniz bütün sorunlar çözülür ama Kıbrıs’ı yok sayarak, Kuzey Kıbrıs’ın iradesini yok sayarak 50 yıl önceki haklı ve meşru, öncesinde mezalim var, kan akıyor. Ardından Yunanistan’da bir darbe var, biraz önce bahsettiğiniz ifadeler var ve o harekattan sonra Kıbrıs’ta kim ne derse desin barış var. Şimdi bugüne geldiğimizde bu mevcut statükoyu işte defacto bir durum olarak tecrübe durumu da bambaşka kendi tezlerine göre tarif edenlerin tezlerine teslim olacak halimiz yok. Hep birlikte tarihin doğru tarafında duruyoruz. Tezlerimizi güçlü savunduğumuz, kendi gücümüzün farkında olduğumuz ve diplomasiyi sonuna kadar zorlandığımız ve Atatürk’ün gösterdiği yönde kişisel değil kurumsal ve güçlü ilişkileri tesis ettiğimiz, sabırla, ısrarla ve inatla bunu sürdüğünüzde burada çok güzel kararların alınacağını, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklı davasının er ya da geç hak ettiği noktaya ulaşacağına yürekten inanıyoruz. Bir kez daha sizin şahsınızda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki tüm vatandaşlarımızı, tüm soydaşlarımızı bir kez daha selamlıyoruz ve bundan sonra da hep birlikte olma yönündeki irademizi bir kez daha teyit ediyoruz.”