CHP Lideri Özgür Özel: “Türkiye’nin İçinde Bulunduğu Tüm Krizleri Konuşma İmkanı Bulduk”
Ocak 11, 2024CHP Lideri Özgür Özel, Grup Toplantısında Konuştu: “Askerimizi de Savunacağız Ülkemizi de… Biz Haklıyız ve Başaracağız”
Ocak 16, 2024CHP Lideri Özgür Özel: Biz ‘Evlatlarımızın Kanı Yerde Kalmasın’ Demek Yerine ‘Artık Evlatlarımızın Kanı Akmasın’ Diyoruz
“O ÜS BÖLGESİNDE KALINACAKSA GÜVENLİK TEDBİRLERİ TAM ALINACAK”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Pençe-Kilit operasyon bölgesinde 9 askerin şehit olmasının ardından Merkez Yönetim Kurulu’nu olağanüstü gündemli toplantıya çağırdı. Genel Başkan Özgür Özel, yedi saat süren toplantının ardından yaptığı açıklamada, “Biz, ‘Evlatlarımızın kanı yerde kalmasın’ demek yerine ‘Artık evlatlarımızın kanı akmasın’ diyoruz. ‘Bunun için de tedbir alın’ diyoruz. ‘Akılcı olun’ diyoruz. ‘O üs bölgesinde kalınacaksa, güvenlik tedbirleri tam alınacak. Alınamayacaksa, o evlatlar orada feda edilmeyecek’ diyoruz” ifadelerini kullandı
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Merkez Yönetim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Dün Pençe- Kilit operasyon bölgesinden gelen ve tüm ülkemizi, tüm milletimizi tarifsiz bir acıya boğan haberle sarsıldık, kahrolduk. Üst bölgesine terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen sızma girişiminde 9 askerimizi, 9 vatan evladımızı kaybettik. Üsteğmenimiz Gökhan Delen, uzman çavuşlarımız Serkan Sayin, Hakan Gün, Ahmet Köroğlu, sözleşmeli erlerimiz Müslüm Özdemir, Kemal Batur, Emrullah Gülmez, Murat Atar, Muhammed Tuhahan Evcin şehit oldular. Şehitlerimize bir kaz daha Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar, milletimize ve ailelerine başsağlığı diliyoruz. Son bir ayda 25 askerimiz şehit düştü. 25 eve, 25 haneye ateş düştü. 25 annenin, babanın, kardeşin yüreklerine ateş düştü. Her gelen şehit haberinden sonra lanetledik, her gelen şehit haberinden sonra kınadık, her gelen şehit haberinden sonra Allah’tan rahmet diledik. İktidar partisi uyarıları dinlemek, önlem almak yerine sanki alışılmış bu haberlerde ezberlerini tekrar etmeye devam ettiler. Son 1 ayda şehit olan 25 askerimizden 23’ü Pençe-Kilit operasyon bölgesinden. Kasım, Aralık, Ocak aylarında aynı üs bölgesine, rakımı, koordinatları bilinen, Twitter’da gezen ve benim tekrar etmeyeceğim aynı üs bölgesine 3 saldırı oldu ve toplam 19 şehidimiz var o üs bölgesinden. Şimdi hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Daha 20 gün önceydi, 23-24 Aralık’ta. Pençe- Kilit bölgesinde birer gün arayla toplam 12 şehit verdik. Biz CHP olarak o tarihlerde Meclis’in bilgilendirilmesini istedik. Milli yas ilan edilmesini istedik. Bölgedeki askerlerimizin can güvenliğinin sağlanması için gereken her türlü adımın bir an önce atılmasını talep ettik. Sorumluluk makamlarında oturanlara sorumluluklarını hatırlattık.”
“SORULARA 18 GÜNDÜR TEK BİR YANIT ALAMADIK”
“Bölgedeki endişelerimizle ilgili iktidara sorular yönelttik. 26 Aralık grup toplantımızda ‘artık yeter’ dedik. ‘Artık yeter şehitler gelmesin, artık yeter ne yapılacaksa yapılsın. Kimin üzerine ne sorumluluk düşüyorsa düşsün, artık yeter bu işe bir çare bulunsun’ dedik. Sorular sorduk, şu soruları sorduk: Dedik ki, 20 aydır süren Pençe- Kilit harekatının siyasi ve askeri hedefleri nedir? Bu hedeflere ulaşılma durumu nedir? Bu hedefler açısından harekatın başarısı ne durumdadır? Bölgedeki teröristlerin faaliyetlerine ilişkin istihbarat temininde bir zafiyet var mıdır?
Yine sorduk, teröristlerin saldırıları üs bölgelerinin mevsimsel koşullara karşı yeterli korumaya ve gerekli tahkimata sahip olmaması sebebiyle mi önlenemiyor?
İnsansız hava araçlarının mevsimsel koşullar nedeniyle uçamadığı durumlarda gözetleme faaliyetlerini giderecek, buradaki eksiklikleri giderecek ilave tedbirler alınıyor mu, diye sorduk.
Üs bölgelerindeki termal kamera ve benzeri gözetleme sistemleri nicelik ve nitelik olarak yeterli mi, yetersizse neden bu eksiklikler giderilmiyor, diye sorduk.
Özellikle altın saat olarak tabir edilen süre içinde sağlık desteği, tıbbi müdahale için imkan ve kabiliyetler yeterli mi? Askeri sağlık sisteminin ilga edilmesinin, askeri hastanelerin kapatılmasının bu zafiyetteki payı nedir, diye sorduk.
Örneğin daha önce her timde bulunan askeri doktorlar yerine şimdi o doktorların bulunmaması, ihtiyaç olduğu zaman sivil doktor görevlendirilmesi bu altın saat uygulamasından nasıl zafiyetler yaratıyor? Bunu özellikle sorduk.
Bu sorulara 18 gündür tek bir yanıt alamadık.”
“ONLARIN PEŞİNE DİZİLMEDİK”
“Biz o günlerde sorumluları meşrulaştırma çabalarına alet olmadık. Onları meşrulaştırmak, sorumluluklarından kaçmak için onların peşine dizilmedik. Onlarla aynı metne imza atmadık. Aynı A4’ün altında sorumlularla buluşup, onların sorumluluğunu hafifletme oyununa gelmedik. O gece biz kendi bildirimizi kaleme aldık ve yayınladık. Bize ‘Neden imza atmıyorsun?’ diyenlere, biz Gara’da da imza atmadık. Siz de atmamıştınız, ne değişti şimdi diye de sorduk. Şimdi de soruyoruz. O gün imza attınız, kendi bildirisini imzalayan ve kendi bildirisinde ortak bildiriye göre çok daha net ve sert bir şekilde terörü lanetleyen, ortak bildiri kınamakla yetinirken, lanetleyen CHP’ye sanki terör örgütünü koruyormuşçasına muamele yapacak kadar hadsizleştiniz, utanmasızca davrandınız. Provoke ettiğiniz birtakım yandaşları, görevlendirdiğiniz birtakım yandaşları” sosyal medyada ve hatta kutsal ibadethanemizde, camide üzerimize saldınız. Peki şimdi ne oldu? O gün atılan imzalar dün akşamki şehitlere mani oldu mu? O gün cevapsız bırakılan sorular cevaplansaydı, bu bahsettiğimiz eksiklikler giderilseydi, birbirinin tıpa tıp aynısı dün akşamki hain saldırı 9 evladımızı daha alabilir miydi? O gün üst üste 2 kez 6 şehit verip de ‘Arkadaş ne oluyor, bunun bir sonu gelmeyecek mi?’ diyenlere vatan haini muamelesi yapmak kolay. Hadi, hadi attığınız imzalar durdursaydı şehitlerimizi. O yüzden bu soruları sormaya ve sorumluların arkasına dizilmemeye, itiraz etmeye, hak aramaya, evlatlarımızın hakkını aramaya devam edeceğiz. Elbette evlatlarımızın kanı yerde kalmaz ama evlatlarımızın kanı yerde kalmayacak diyorsunuz, evlatlarımızın kanının üzerine 15 gün sonra silah arkadaşlarının kanı dökülüyor. Biz, ‘Evlatlarımızın kanı yerde kalmasın’ demek yerine ‘Artık evlatlarımızın kanı akmasın’ diyoruz. ‘Bunun için de tedbir alın’ diyoruz. ‘Akılcı olun’ diyoruz. ‘O üs bölgesinde kalınacaksa, güvenlik tedbirleri tam alınacak. Alınamayacaksa, o evlatlar orada feda edilmeyecek’ diyoruz. Sadece sırça köşklerinden oturup, konforlu kaloriferli evlerinden 25 derece sıcaklıktan tweet atmakla, önüne gelene ‘terörist’ demekle olmuyor. Eksi 14 derecede can veriyor o çocuklar. Onların briket evlerdeki anne ve babalarının yüreğine ateş düşüyor. Sadece senin attığın tweet düşüyor, başka bir şey düşmüyor ortaya.”
“GÜVENLİK TOPLANTISI SARAYLARDA, ACILAR SOĞUK EVLERDE”
Kahramanmaraşlı şehidimiz Müslüm Özdemir’in ailesinin durumu ve birkaç yönden suçüstü yakalanmış iktidarın yalan telaşını bir kez daha herkese göstermeyi borç biliyorum. Bakın Müslüm Özdemir’in ailesi, bu çadır. ‘Bir sene sonra herkese evini vereceğim’ diye oyunu alan recep Tayyip Erdoğan’ın yalanı, Recep Tayyip Erdoğan’ın kandırdıklarının içinde bulunduğu durum. Milyonlarca kişi var böyle. Şehit ailesi yüreğine ateş çadırda düşüyor, geliyorlar, çadırı bayraklıyorlar. Sosyal medyada bu haberler çıkınca vali beye yalanlatıyorlar. Konteyner verildi filan. Sonra Mehmet Özhaseki bugün kendi valisini yalanlıyor. Konteyner vermiştik, ısınma gerekçesiyle çadıra geçmişler, konteyneri de depo olarak kullanıyorlar. Ev yok, konteyner var. Konteyner buz gibi. Mecburen çadırın içini ısıtarak, çadıra geçen bir şehit ailesi. On binlerce, yüz binlerce ailenin durumu ortada ama şehit ailesinin içinde bulunduğu durum ortaya çıkınca briket eve astıkları bayraklar, o camsız evlerden utanmayanlar, çadıra bayrak asmaktan utanmışlar. Hemen diyorlar ki dezenformasyondur. Oysa ki herkes gerçeği biliyor. En nihayetinde kendi bakanları Mehmet Özhaseki de durumu açıklıkla ifade eden paylaşımını yapmış. Kaymakam gidiyor, acı haberi çadırda veriyor ama güvenlik toplantısı sarayda yapılıyor. Güvenlik toplantısı saraylarda, sırça köşklerde yapılırken acılar sıvasız evlerde, camsız evlerde, cam yerine naylon çekilmiş pencereleri soğuk evlerde çekiliyor. İktidar artık sorumluluğunu gizleyemeyecek, artık susmayacağız, artık yeter. Bu millet susmayacak, biz susmayacağız. Şehidin acısının üzerine konuşmayalım diye diye yeni şehitler geliyor. Biz konuşmuyoruz, yeni şehitler geliyor. Bu oyuna artık bu millet gelmeyecek. Herkes sorumluluğunu bilecek. Bugün gelen bütün şehitlerin sorumlusu, Pençe- Kilit operasyon bölgesi harekatını planlayanların bu planı niye yaptıklarını, hedeflerini, sürelerini, sonuçlarını, önlemlerini netleştirmemiş olmasından, evlatlarımızı sürekli bu sorumsuzluğa ortak etmesinden kaynaklanmalıdır. Bunlara sessiz kalmak milliyetçilik filan değildir. Bunlara sessiz kalmamak milliyetçiliktir. Milliyetçilik askerin, milliyetçilik Mehmetçiğin hakkını ve hukukunu korumak, hepimiz adına yaptıkları görevde en yüksek güvenliğin onlar için sağlanmasını talep etmektir. Bu ülkeyi bu durumlara, acılara sürüklemek ve sonra da sorumluların arkasına geçmek milliyetçilik değildir.”
“MİLLETİMİZLE BİRLİKTE YASTA OLACAĞIZ”
“Bugün 7 saat süren MYK toplantımızdan sonra konuyu tüm yönleriyle değerlendirdik. MYK bildirimizi sizlerle paylaştık. Bizim bildirimiz ortada, altındaki imza CHP’ye ve onun kurumsal kimliğine, hepimize aittir. Öyle sorumluluk sahiplerinin imzalarının sağında, solunda ve onlarla aynı A4 kağıdında buluşmayacağız. Ancak bildirimizle ortaklaşan tüm vatandaşlarımızla aynı duygu durumunda buluşuyoruz. Artık yeter diyoruz, artık yeter, artık yeter. Mitingi MYK toplantısında, bugün yapılacak tanıtım toplantılarını dün akşamdan ertelemiştik. Yaptığımız MYK toplantısında, yarın saat 13.00’te yapılması planlanan mitingimizi şehit cenazeleri ile aynı saate gelmesi, her ne kadar ilan etmeseler de her ne kadar o haklarını Suudi Kral’ın 90 yaşındaki ölümünde 3 günlük yas ilan etseler de yarın milletimizle birlikte yasta olacağımız, cenaze törenlerinde olacağımız günde miting yapmayı doğru bulmadık. Miting kararı CHP’ye aitti ancak davetimize olumlu yanıt veren siyasi parti liderlerini, yarın katılacağını söyleyen siyasi parti liderlerini bizzat aradım. Katılım göstereceğini söyleyen siyasi partilere arkadaşlarımız ayrı ayrı ulaştılar. Bu konudaki düşüncelerimizi aktardık, kendilerinin uygun görüşlerini de alarak mitingimizi iptal ettik. Yarın şehitlerimizin yasını tutacağız. Ayrıca yarın saat 14.00’te Milli Güvenlik Politikaları Danışma Kurulumuzu toplantıya çağırdım. Bu kurulumuz ilgili MYK üyelerimiz, emekli askerler, güvenlik uzmanları, ilgili 2 komisyonumuzun sözcülerinden oluşan, toplam 11 kişiden oluşuyor. Komisyonumuzda 6’sı güvenlik uzmanı olan emekli askerler. 5 tane de CHP’nin benim de içinde bulunduğum yetkilileri var. Milli Güvenlik Politikaları Danışma Kurulu toplantımızda bu durumu enine ve boyuna araştıracağız, bu konuyu enine, boyuna tartışacağız. Yeni oluşturduğumuz, ilk toplantısını önümüzdeki günlerde yapmayı planladığımız bu kurulu, yarın öncelikli gündemle bu toplantıya çağırıyoruz. Bundan sonra da düzenli olarak gerekli çalışmaları yapıp, gerekli uyarıları en somut şekilde aktarmaya devam edeceğiz. Ayrıca biraz önce Sayın Genelkurmay Başkanımıza taziye amacıyla CHP adına telefonda görüşmek üzere kendisini aradım. Kendisinin bölgede olduğunu operasyonların sürdüğünü en kısa zamanda döneceklerini ifade ettiler. Bu vesileyle buradan sayın genel kurmay başkanının şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerine, kahraman ordumuza ve her mensubuna bir kez daha başsağlığı dileklerimizi iletiyorum. Yarın 14.00’teki toplantımızın ardından saat 17.30’da Dış Politika Danışma Kurulumuzu da toplantıya çağırdım. Daha önceki dönemlerde hem dışişleri bürokrasisinde önemli görevler yapmış büyükelçilerimizin hem de dışişleri bakanlarımızın bulunduğu bu komiteyle de Adalet ve Kalkınma Partisinin şahsi, bir kişinin kararlarıyla yürütülen, özensiz, geleneksel dış politika anlayışımızı terk eden ve hariciye birikimimizi reddeden bu anlayışın bizi dış politikada getirdiği durum ve milli güvenlik açısından yarattığı tehditleri değerlendireceğimiz toplantımızı da yarın saat 17.30’da gerçekleştireceğiz.”
MÜTTEFİKLERE ÇAĞRI
“Öte yandan NATO’nun ana görevi ve fonksiyonu bir üyesine yönelen güvenlik tehdidini ortadan kaldırmaktır. Buradan tüm müttefiklerimizi Türkiye’ye yönelen güvenlik tehdidine ilişkin olarak ne yaptıkları konusunda yakından takip ettiğimizin de bilinmesini isterim. Tüm müttefiklerimiz Türkiye’deki terör örgütleriyle ilgili nasıl davranıyorlar, hangi ilişkiler içindeler ve Türkiye’deki terör örgütlerinin faaliyetleri bizim canımızı yakıyor. Bize yönelen bu güvenlik tehdidi tüm NATO’ya, NATO’nun en büyük üyesi, en kalabalık ordusuna sahip Amerika’dan tutun en yeni üyesine kadar herkesi bağlıyor. Bu konuyu dikkatle takip ettiğimizin, tüm müttefiklerimiz açısından not ettiğimizin bilinmesini isterim. Bu ifadelerimizin yarın öğlen saatlerine kadar ilgili kriptolarla ilgili mercilere aktarılacağı konusunda Türkiye’de görev yapan müttefiklerimizin temsilcilerinin gecikmeyeceklerini ümit ediyorum. Son olarak tüm vatandaşlarımıza seslenmek isterim: Bugün susarak, bugün ezberleri tekrarlayarak, bugün hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi kabullenerek, bugün sessizlikle birilerinin suçunu öreterek durulacak gün değildir. Artık bu düzen değişecek. Kararlıyız. Askerlerimiz için, vatanımız için, birliğimiz bütünlüğümüz için bundan sonra sorumlular sorumluluklarını yerine getirene kadar, kasta varan kusurları ortadan kalkana kadar, kendi siyasi çıkarları için iç politikayı, dış politikayı, milli güvenlik politikalarını alet etmeyi bırakana kadar bu ülkenin bir gerçek cumhuriyet, gerçek demokrasi olduğunu idrak edene kadar ana muhalefet partisinin görevinin de peşlerinden yürümek değil, doğru yolu göstermek olduğunu onlar anlayana kadar doğruları söylemeye, bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz. Bir kez daha milletimizin başı sağ olsun. Böyle acı günlerde, böyle olağanüstü gündemlerle karşınızda olmamak ümidiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.”