CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Romanya Büyükelçisi Stefan Alexandru Tinca’yı Kabul Etti
Temmuz 17, 2024CHP Lideri Özgür Özel: “Erdoğan’ı CTP ile Görüşmeye Davet Ediyorum”
Temmuz 19, 2024CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “2 Bin 500 TL’lik Artış, Geçinemeyen Emekliyle Dalga Geçmektir”
CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL:
“HAYVAN HAKLARI KONUSUNDA KIRMIZI ALARM DURUMUNDAYIZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından, “Biz, en düşük emekli maaşının asgari ücretin altında olmaması gerektiğini savunuyoruz. AKP’nin ilk iktidara geldiği gün en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret düzeyindeydi. Bugün gelinen noktada en düşük emekli maaşının 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarılması sadece geçinemeyen emeklilerle dalga geçmektir. Bugün asgari ücret düzeyine çıkarılmayan her rakam emeklinin cebinden bir şeyleri almaktır” ifadelerini kullandı. Özel, hayvan katliamına yol açabilecek düzenleme hakkında ise “Bu konuda da kırmızı alarm durumundayız” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı ve beraberindeki heyeti CHP Genel Merkezi’nde ağırladı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Bugün daha önceki dönemlerde ekonomi yönetiminde ve Dışişleri Bakanlığında görevler üstlenmiş, hepimizin geçmişte de iyi ilişkiler içinde olduğu Sayın Babacan’ı DEVA Partisi’nin Genel Başkanı olarak kıymetli heyetiyle birlikte genel merkezimizde ağırladık” dedi.
“VERİMLİ BİR TOPLANTI OLDU”
Özel, “Kurultaydan hemen sonra telefonlaşmıştık ve böyle bir ziyarete kendilerinin niyeti vardı ama her iki partinin de aday belirleme sürecindeki yoğunlukları, ardından yerel seçim gündemi, yerel seçim sonrası hepimizin yaşadığı yoğun gündemde bu ziyaret bugün gerçekleşebildi. Kendilerine nazik ziyaretlerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz. Sayın Genel Başkanın, birazdan kendisinin ifade edeceği, hepimizin içinde bulunduğu üç gündem maddesi konusunda nezaket ziyareti ve hayırlı olsun dileklerine ilave olarak değerlendirmeleri ve bizim konuya nasıl yaklaştığımıza ilişkin ifadeleri oldu. Son derece her iki partinin bundan önce sürdürdükleri iyi ilişkileri bir kez daha teyit eden, bundan sonrası için de ülkenin yararına, Türkiye’nin yararına olabilecek her konuda yoğun bir işbirliğini de yapabileceğimizi gösteren son derece verimli bir toplantı oldu. Ben Genel Başkana, kıymetli heyetine çok teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.
“EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI, ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA OLMAMALI”
Özel, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, en düşük emekli aylığına yapılan sınırlı artışla ilgili soruya, “Dün sıcağı sıcağına da değerlendirmiştik. Biz, en düşük emekli maaşının asgari ücretin altında olmaması gerektiğini savunuyoruz. AKP’nin ilk iktidara geldiği gün en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret düzeyindeydi. Bugün gelinen noktada en düşük emekli maaşının 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarılması sadece geçinemeyen emeklilerle dalga geçmektir. Bugün asgari ücret düzeyine çıkarılmayan her rakam emeklinin cebinden bir şeyleri almaktır. Bu 10 bin lira Ocak ayında verildiğinde tam 25 kilo dana kıyma alıyordu. Zamdan önce bu 16 kiloya düşmüştü. Zamla birlikte 20 kiloya çıktı. Burada verilen 2 bin 500 liranın getirdiği nokta, 20 kilo dana kıyma parası. Yani Ocak ayına göre emeklinin sofrasından, mutafından 5 kilo dana kıymayı birisi almış oluyor. Emeklinin maaşından 5 kilo dana kıyma parası Ocak’tan bugüne çalınmıştır. Dün yapılan ayarlama bir zam değil emeklinin hakkı olan parayı cebinden çalmaktan başka bir şey değildir. Bunu bir kez daha kabul etmeyeceğimizi ve emeklilerle birlikte en sert tepkiyi verip mücadeleye bu noktada devam edeceğimizi ifade etmek isterim” dedi. Özel, İzmir’de sağanak yağışın ardından iki yurttaşın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesi ve sonrasında yaşananlarla ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:
“KUSURUN SAHİPLERİ HESAP VERECEK”
“Erdoğan’ın vebali olanlar özür dilemeli gibi ifadelerini gerçekten hayretle okuyorum. Ben İzmir’deki elim olay yaşandığı anda 3 telefon açtım. Telefonlardan ilki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızaydı. Dedim ki soruşturmada savcılıkla tam bir işbirliği yapın. Belediyenin de sorumluluk alanında olan bir mazgal var. Orada kusur bizdeyse ortaya çıkacak. Kusurun sahipleri hesap verecek. Cezalarını çekecekler. Biz de tekrarlanmaması için hangi tedbir alınacaksa bunun arkasında duracağız. Ben bunu söylemişim. Soruşturma açılmış. Soruşturma sürüyor. Dikkatle takip ediyoruz. Savcılıkla tam bir işbirliği halindeyiz. Soruşturmanın sonunda kimin vebali olduğu ortaya çıkacak. Hesap verecek. Eğer suç bizdeyse biz çıkar üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiririz. Peki suç elektrik dağıtım şirketindeyse ki ilk bilirkişi raporunda bununla ilgili çok önemli işaretler var. Sayın Erdoğan çıkıp özür dileyecek mi? 2010-13 arası bütün elektrik dağıtımını ben mi özelleştirdim, Erdoğan mı özelleştirdi? Türkiye’yi 21 bölgeye bölüp bütün elektrik dağıtım işini verirken, Elektrik Mühendisleri Odası ve CHP elektrikte özelleştirme cinayettir diyor muydu, demiyor muydu? Elektrik özelleştirmesi bakım onarımı aksatır. Bu kamu görevidir. Elektrik özelleştirmesi bir takım tedbirleri aksatır, bunların hepsi kamunun görevidir. Özele verirseniz kâra bakar ve geri kalan kısmı aksatır diyorduk. Elektrikte özelleştirme cinayettir diyenlere, Pazar günü yaşananlardan sonra çık özür dile diyorlar. Suç bizdeyse ben özür dileyeceğim ama elektrik şirketindeyse Sayın Erdoğan dileyecek mi?”
“ERDOĞAN ÖZÜR DİLEYECEK Mİ?”
“Peki, Isparta’da geçen sene 500 bin kişilik bir şehir karanlıkta kaldı günlerce. 70 yaşında bir amca öldü. Bu amcamızı kaybettik soğuktan. Bilirkişi raporunun ve EPDK’nin verdiği kararda elektrik dağıtım şirketi sorumlu diyor. Şimdi Isparta’daki 70 yaşındaki amcamızın ölümü için Erdoğan özür dileyecek mi? Yani bu milleti özre davet ediyormuş. Suçu olan özür dilesin. Soma, Çorlu, Ermenek, Pamukova, Aladağ, depremler, seller, yangınlar, Torunlar faciasından sonra, Aşkale’de 5 işçimiz elektrik arızasına giderken güpegündüz donarak öldükten sonra Erdoğan özür diledi mi? Ben geçen gün yaşanan kayıplardan sonra ikinci, üçüncü telefonu ailelere açtım. Dedim ki acınız benim acım. Evladınız bizim evladımız. Sorumlular hesap verecek dedim. Eğer o sorumlular belediye çalışanı çıkarsa dönemin belediye başkanı da bu partinin genel başkanı olma sıfatıyla görevde devamlılık gereği Özgür Özel de çıkar aslanlar gibi özür diler. Ama bugüne kadar bu kadar acı yaşanmışken özür dilemeyi bir kere aklından geçirmeyenler, Soma’da adalet tecelli etmek üzereyken hakim değiştirenler, Soma’da kamu görevlilerinin de sorumluluğuna atıf yapan, Yargıtay’ın 5-0’lık kararını 3 Yargıtay üyesini değiştirip siyasi atamalarla 3’e 2 bozanlar, olası kast yerine ihmalden beşer gün yatırtıp herkesi salanlar çıkmış şimdi bize özür dilemekten bahsediyorlar. Gerçekten hayret ediyorum. Bunu söyleyen Tayyip Erdoğan’ın 22 yıldır iktidarda olan Tayyip Erdoğan ile isim ve soy isim benzerliği var, yeni doğmuş, tazecik bir partinin genel başkanıysa bu açıklamalar doğrudur. 22 yıldır ülkeyi yöneten, yaşanan her şeyden sorumlu olan birisi bunları söylüyorsa gerçekten buna verecek cevapta insan kelimeleri nezaketle seçmekte güçlük çekiyor. Ama ben yine Sayın Erdoğan’a oy verenlere saygımdan bu sınırlar içinde kalmaya gayret edeceğim. Sayın Erdoğan davette bulunuyorsa ben de şu davette bulunmak isterim. Depremin ertesinde bir yıl içinde herkese ev dedi. 650 bin konut yapacaklardı, 76 bin konut yaptılar. Yüzde 12. 10 depremzededen 9’u bırakın 1 yıl sonra, 1,5 yıl sonra yine sokakta, çadırda, konteynerde. Şimdi önce Sayın Bakan, şimdi Sayın Erdoğan, bu bir yıllık süreyi 3 yıla çıkardılar. 1 yılda ev vereceğim deyip seçimin ikinci turunda seçimi kazanan Erdoğan’a şimdi soruyoruz. Bu vatandaşı kandırmak değilse nedir? Madem öyle özür dilenecekse, konteynerde, çadırda tutup, bir yılda ev umudu verip, 3 yıl sokakta bıraktıklarından özür dileyecek misin? Önce bir buna cevap ver bakalım.”
“KIRMIZI ALARM DURUMUNDAYIZ”
Özel, hayvan katliamına yol açabilecek düzenleme hakkındaki soruyu da yanıtladı. Özel, “Bu konuda uzun süredir benzer değerlendirmeleri yapıyoruz. Sayın Genel Başkanın vurguladığı, benim de iki grup toplantısında üzerinde durduğum Hayvan Hakları Komisyonun raporu var. O raporda, çok net olarak hayvan hakları fonu kurulması söyleniyor. Bunun geliri at yarışlarından, şans oyunlarından ve toplanan bazı yerel vergilerin küçük bir kısmı. Böylelikle devasa bir bütçe oluşuyor. Barınak yapmak için para var. Aşılama yapmak için, kısırlaştırma için para var. Ama bu kanun teklifinde altında imzaları olan bu fonun kurulmasına ilişkin bir şey yok. Ne var, para yok diye erteleme var. Kaç yılına, bundan dört yıl sonraya. 2028 yılına barınak yapma yükümlülüğünü erteliyor. Bu şu demek, para yok. Sorumluluk sizde. Yetki sizde, hayvanlar sokakta, katledin onları demek. CHP’li belediyeler bunu yapmayacak elbet. Ama bunu yapacak birçok belediye başkanı çıkacak. Kamu güvenliği tehdit altındaysa diyor. Birisine göre bir tek köpek bile kamu güvenliğini tehdit ediyor olabilir. Bunun tarifi nedir? Kamu güvenliğinin tehdit altında olup olmadığına kim karar verecek. Engelli hayvanların doğrudan itlafının önünü açan çok kötü kullanılmaya müsait bir ifade var. Bu yüzden biz buna karşı, hayvan hakları yasasında CHP grubu kırmızı alarmdadır. En üst düzey kırmızı alarmdadır. Çok özel ve sağlık sorunlarına dayalı ve birinci derece akrabaların sağlık sorunlarına dayalı mazeretler hariç, grubumuz Meclis’te mücadelesini sürdürecektir. Kırmızı alarm halindeyiz. Bu yasanın yasalaşmaması, yok çoğunluk gücüyle yasalaşıyorsa da tarih önünde biz sorumluluklarımızı yerine getirmek üzere gereğini yapacağız. Bir diğer hassasiyet duyduğumuz konu da düzenlemesi gündemde olan kadınların soy ismini kullanabilmesi, dilediği soy ismini kullanabilmesi konusundaki düzenlemedir. Anayasa Mahkemesi kadına kendinin ilk soyadını, eşinin soyadını ya da bunları birlikte kullanmak konusunda özgürlük alanını tayin etmiş. Bu konuda Meclis’i görevlendirmiştir. Şimdi dönüp yeniden kadının ya kendi soyadını ya da eşinin soyadını, ya da önceki soyadı ile eşinin soyadını kullanma gibi bir dayatma getirmektedir. Bu konuda karar kadınlarındır. CHP’nin de bu konudaki tutumu kadın haklarından ve bu alanda örgütlü olan derneklerin ve bu konuda mücadele eden kadınların kararlılığının arkasındayız. Bu konuda da kırmızı alarm durumundayız.”